İklim değişikliğinden meydana gelen sıcaklık artışları, yer altı su seviyelerinin düşmesine ve sulak alanların azalmasına sebep olurken İber Yarımadası, iklim değişikliği sebebiyle bu tip problemleri oldukça fazla yaşayan bir bölge olarak öne çıkıyor.
İklim değişikliği sebebiyle meydana gelen sorunlar uluslararası anlamda tüm aktörlerin ortak sorunu olarak görülüyor. Ancak iklim değişikliğinin her bölgeye etkisi coğrafi özelliklerden dolayı farklı.
İklim değişikliği atmosferdeki su buharı seviyelerini artırırken su bulunabilirliğini daha az öngörülebilir hale getiriyor. Bu bazı bölgelerde daha yoğun yağmur yağışlarına, bazı bölgelerde ise özellikle yaz aylarında çok şiddetli kuraklıklara neden oluyor.
Avrupa Çevre Ajansı (AÇA) raporuna göre, Avrupa’daki birçok bölge mevcut dönemde daha şiddetli sel ve kuraklık olayları ile yüz yüze kalıyor. Buzullar eriyor, kar ve buz örtüsü küçülüyor. Yağış modelleri değişiyor, bunun sonucunda Avrupa’daki nemli bölgeler daha nemli ve kuru bölgeler ise daha kuru hale geliyor. Aynı zamanda, ısı dalgaları, şiddetli sağanak ve kuraklık gibi iklim ile ilgili aşırılıklar, sıklık ve yoğunluk bakımından artıyor.
Ayrıca, iklim değişikliği, su kaynaklarının, tarım alanlarının, biyolojik çeşitliliğinin azalması ve yaşam alanlarının yok olması anlamına geliyor.
İber Yarımadası, iklim değişikliği sorunlarından en çok etkilenen bölge olarak bilinirken “teknik gezi” kapsamında iklim değişikliğinin sınırı aşan sular üzerindeki etkisi İber Yarımadası üzerinden incelendi.
Portekiz ve İspanya AB’de su kıtlığından en çok etkilenen iki ülke
İber Yarımadası Avrupa’da kuraklığın en çok hissedildiği bölgele ve bölgenin sembol nehirlerinden Douro Nehri 2017’de kuruma tehlikesi geçirmişti. Portekiz ve İspanya kuraklık sorunu sebebiyle çiftçilerin de problem yaşadığı bölgeler.
Nisan ayında İspanya Tarım Bakanı Luis Planas, 828 bin çiftçi için yaklaşık 1,8 milyar avroluk vergi indirimi yapılacağını açıkladı. Bu adımla, su kıtlığından dolayı tarımda yaşanan olağanüstü kayıpların hafifletilmesi hedefleniyor.
Yine ülkede mayıs ayında 636 milyon avrosu direkt tarım ve hayvancılık sektörlerine aktarılmak üzere toplam 2 milyar 190 milyon avroluk kaynağın kuraklığa karşı kullanılmasına karar verildi.
Portekiz’de ise Çevre ve İklim Eylemi Bakanı Duarte Cordeiro, Portekiz topraklarını neredeyse yüzde 50’sinin aşırı kuraklık seviyesinde olduğunu söyledi. Ülkenin yaklaşık yüzde 90’ının aşırı kuraklıkla mücadele ettiği uzmanlar tarafından belirtiliyor.
Portekiz ve İspanya Avrupa Birliği’nde (AB) su kıtlığından en çok etkilenen iki ülke.
“Az su tedariki, daha fazla su talebi gibi bir tablo ortaya çıkıyor”
Lizbon Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Rodrigo Proença de Oliveira, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İber Yarımadası’ndaki yağış istatistiklerine değinerek, “Öngörülerin ve dolayısıyla akışın azalması (İber Yarımadasındaki su arzı) bekleniyor. Tahmin ettiğimiz şey, yüzyılın sonuna kadar yüzde 32 ila yüzde 50’lik bir düşüşle ilgili olarak beklentinin yüzde 20 ila yüzde 30 civarında azalması.” şeklinde konuştu.
En kötü senaryoya göre; bu noktaya gelmeyeceklerini umduğunu söyleyen Oliveira, genel olarak ortalama koşulların azaltılmasına ek olarak ellerinde ne bulunduğunun önemli olduğuna dikkati çekti.
Oliveira, “Özel simetride bir artış var, dolayısıyla Portekiz’in kuzeyinde ve İspanya’da muhtemelen tahmin gerçekleşmeyecek veya çok az olacak. Ancak güneyde daha fazla risk oluşabilir. Ayrıca zamansal değişkenlik ve duyarlılığa da sahibiz, dolayısıyla yaşanılacak soruna hazırız. Kısa süreli yağış ve daha kurak dönemler bizi bekliyor.
Yağış süresi kısalacak, kurak dönem ise uzayacak. Bu suyun mevcudiyeti ile ilgili bir durum. İber Yarımadası’ndaki çiftçilerimizin suya ihtiyacı var. Sulama talepleri güneyde önemli ölçüde artacak, dolayısıyla elimizde zaten oldukça önemli olan bir denge var ama çok daha fazla artıracağız. Az su tedariki, daha fazla su talebi gibi bir tablo ortaya çıkıyor.”