Japonya’nın Osaka şehri geçtiğimiz günlerde ilginç bir etkinliğe ev sahipliği yaptı. 60 kadar kadın ve erkek, gerçek aşkı bulabilmek amacıyla bir “omiai” yani çöpçatanlık buluşmasında bir araya geldi.
Ancak grubun dikkat çekici bir özelliği vardı. Katılımcıların önemli bir kısmı kendi hobilerini, en sevdikleri filmleri ya da restoranları anlatmıyordu. Onun yerine çocuklarının ilgi alanlarından bahsediyorlardı. Zira amaçları yetişkinlik çağına gelip evlenmemiş evlatları için hayırlı birer kısmet bulmaktı.
60 yaşlarındaki bir kadın, ilkokul öğretmeni olan 34 yaşındaki oğlunu övgüyle anlatıyordu. 80’lerindeki bir adam bir elektrik şirketinde kontrolör olarak çalışan ve aklı fikri kariyerinde olan 49 yaşındaki oğlundan sevecenlikle söz ediyordu.
Etkinlik, Evlilik Teklif Bilgisi Ebeveynleri Birliği isimli bir çöpçatanlık kuruluşu tarafından organize edilmiş ve anne babaların her biri katılım ücreti olarak 14.000 yen (2.500 TL) ödemişti. Ve tüm anne babaların ümidi kendileri gibi birini bulmaktı: Bekâr oğlu ya da kızı için doğru eşi arayan bir anne ya da baba…
‘ESKİDEN ÇEKİNİRLERDİ AMA DEVİR DEĞİŞTİ’
Birçok kişinin öncelikleri arasında ilk sıraya kariyeri koyduğu ve zamanın çok değerli olduğu Japonya’da, gençlerin kendi eşlerini bulmakta zorlanması, anne babaları harekete geçmeye itiyor.
Neredeyse 20 yıldır eş bulma etkinlikleri düzenleyen ve halihazırda Evlilik Teklif Bilgisi Ebeveynleri Birliği’nin direktörlüğünü yapan Noriko Miyagoshi, CNN’e yaptığı açıklamada, “Ebeveynlerin çocuklarının evlenmesine bu şekilde yardım etmesinin münasip olduğu fikri, son dönemde yaygınlaşıyor” dedi.
İnsanların geçmişte bu tür etkinliklere gelmeye çekineceğini de sözlerine ekleyen Miyagoshi, “Ama devir değişti” diye konuştu.
PROFİL FOTOĞRAFLARI, AYRINTILI ANKETLER
İsimlerinin açıklanmaması kaydıyla CNN’e konuşan anne ve babalardan bazıları daha önce de benzer etkinliklerde bulunduklarını, bazıları ise ilk kez geldiklerini belirtti.
Anne babalardan bir kısmının ellerinde çocuklarının doldurduğu, “Evlenirseniz şehir değiştirmeyi düşünür müsünüz?” gibi ayrıntılı sorular içeren anketler bulunuyordu. Anne babalar, dosyalarında ayrıca çocuklarının profesyonel fotoğrafçıların elinden çıkmış profil resimlerini de taşıyordu. Özellikle kadın adayların geleneksel kimonolar içindeki fotoğrafları dikkat çekiciydi.
Fotoğraflara bakılırsa katılımcıların çoğunun çocukları 30’larında ve 40’larındaki kadınlar ve erkeklerdi. Ebeveyni etkinliğe katılanlar arasında en genci 28, en yaşlısı 51 yaşındaydı ve doktor, hemşire, devlet memuru, yönetici asistanı gibi pek çok farklı mesleklere sahipti.
BAZEN ÇOCUKLAR ANNE BABALARI GÖREVLENDİRİYOR
80’lerindeki bir anne baba, 49 yaşındaki oğullarının işte gereğinden fazla zaman geçirdiğini ve aşk hayatına önem vermediğini söyledi. Torun sevmek isteyen bu çift, ebeveyn etkinliklerini gazete haberlerinden öğrenmiş ve katılmaya karar vermişti.
70’lerindeki bir başka çift, 42 yaşındaki kızlarının kimseyle flört etmemesinden şikayetçiydi. Dediklerine göre, kızları özgür olmak ve canının istediği zamanlarda üniversite arkadaşlarıyla vakit geçirmek istiyordu. Anne babanın derdi çocuklarını koruyup kollayabilecek birini bulmaktı. Üstelik kızları da bu işi anne babasına devretmekten memnundu.
Diğer yandan doğrudan anne babasını bu iş için görevlendiren çocuklar da vardı. Örneğin 60’larında bir kadın 37 yaşındaki kızının, akranlarının evlenip çocuk sahibi olduğunu gördükçe kaygılandığını belirtti. Bu anne kızını daha gençken evlenmeye teşvik etmediği için pişman olduğunu da sözlerine ekledi.
‘ÇOCUKLAR RAHATSIZ EDİCİ DİYALOGLARA GİRMEK ZORUNDA KALMIYOR’
Evlilik Teklif Bilgisi Ebeveynleri Birliği’nin tahminlerine göre, kurumun etkinlikleri aracılığıyla tanışanların aşağı yukarı yüzde 10’u evleniyor. Ancak bu oranın daha yüksek olması mümkün çünkü çoğu ebeveyn çocuklarının ilişkilerinin gidişatı konusunda bilgilendirme yapmıyor.
Kızı çöpçatanlık hizmeti aracılığıyla evlenen bir anne, popüler adaylardan birinin ailesiyle görüştüğünü, kısa süre içinde bu adayın annesinden çocuklarını bir araya getirme yönünde bir telefon aldığında şaşırdığını söyledi.
Kadın, “İlk görüşmede kızım, gözünü karşısındaki adamdan alamadı. O zaman eşini bulduğunu anladım” dedi ve ikilinin şu an evli olduklarını belirtti.
Ebeveynleri en baştan sürece dahil etmenin bazı avantajları olduğunu da belirten kadın, “Biz çocuklarımızın ne isteyip ne istemediğini daha açık bir dille ifade edebiliyoruz. Böylece çocuklar ilişkileri boyunca unutamayacakları rahatsızlık verici diyaloglara girmek zorunda kalmıyorlar” dedi.
ÇOĞU TORUN SAHİBİ OLMA İSTEĞİYLE GELİYOR
Ebeveynlerin birçoğunu çöpçatanlık etkinliklerine çeken şeyin torun sahibi olma arzusu olduğunu belirten Miyagoshi, 40’larındaki erkeklerin anne babalarının çoğu zaman 20’lerinde ya da 30’larında gelin adayları aradıklarını ifade etti.
Miyagoshi bu arayışın garip durumlara yol açtığını da sözlerine ekledi.
Örneğin bir baba, 40 yaşındaki oğlunun profilini 10 başka ebeveynle değiş tokuş etmiş olmasına rağmen bir eşleşme bulamamaktan şikâyet etmişti. Ama sonradan anlaşıldığı üzere, bu baba 30’larının ortalarındaki ve oğlundan daha iyi eğitim almış tüm adayları reddetmişti. Bir diğer kadın aday da erkek kardeşi olmadığından ret almıştı. (Japonya’da geleneksel ebeveynler, erkek kardeşi olmayan kadınları bir yük olarak görüyor. Çünkü bu kadınların yaşlandıklarında anne babalarına bakmak zorunda kalacaklarına ve kendi ailelerine yeterince zaman ayıramayacaklarına inanılıyor.)
Torun istekleri ne kadar güçlü olursa olsun, anne babaların öncelikle çocuklarını düşünmeleri gerektiğini sözlerine ekleyen Miyagoshi, “Anne babalar ne kadar anlaşırlarsa anlaşsınlar, çocukların da hemfikir olması önemli. Ebeveynler ne kadar torun isterlerse istesinler, çocukların çocuk sahibi olmak istemesi gerek” dedi.
Miyagoshi, Japon kültüründe kişinin doğru zamanda doğru kişiyle tanışmasından doğan aşk olarak tarif edilen “go-en”e inandığını da belirterek, “Ne kadar çabalarsanız çabalayın bazen yürümez. Evlilik böyle bir şeydir” ifadelerini kullandı.
JAPONYA’NIN NÜFUSU GİTTİKÇE KÜÇÜLÜYOR
Yaşlı anne ve babaları Osaka’daki o toplantı salonuna gitmeye iten sorunlar, dünyanın en büyük üçüncü ekonomisi olan Japonya’nın demografisi üzerinde de ağır baskı yaratıyor.
Günümüzde Japonlar daha az evleniyor, daha az bebek yapıyor ve sonuç olarak Japonya’da nüfus geriliyor. Aslına bakılırsa ülkede nüfusun azalması son yıllarda süregelen bir trenddi ancak 2022 yılında resmi rakamlara göre 125,4 milyondan 800 bin 523 kişiye çok kritik bir düşüş yaşandı.
Bunun ardında da evlilik ve doğum sayılarındaki gerileme yatıyor. Japonya’da 2021 yılında, 501 bin 116 nikâhla İkinci Dünya Savaşı’nın sona erdiği 1945 yılından bu yana en düşük evlilik sayısı rekoru kırıldı. 1970’lerde bu sayı 1 milyonun üzerindeydi.
Dahası günümüzde insanlar eskiye kıyasla çok daha ileri yaşta evleniyor, bu da çocuk sahibi olma ihtimallerini düşürüyor. 2021 yılında evlenen erkeklerin yaşlarının medyan değeri 34, kadınlarınki 31’di. Aynı değerler, 1990 yılında 29 ve 27 olarak kayda geçmişti.
Evliliklerin azalmasının yanı sıra doğurganlık oranında da ciddi bir düşüş yaşanıyor. Bir ülkenin nüfusunu düz çizgide tutabilmek için 2,1 oranı gerekirken, Japonya geçen yıl 1,3’le tarihinin en düşük doğurganlık oranını gördü.
Bu durum ülke ekonomisini de iki açıdan etkiliyor: Hızla yaşlanan nüfusun sağlık hizmetleri ve emekli maaşları gittikçe büyüyen bir masraf kalemi. Bu aynı zamanda genç vergi mükelleflerinin sayısının da günden güne azalması anlamına geliyor.
ÇOCUKLU AİLELERE DESTEK ÖDEMELERİ YAPILIYOR
Başbakan Fumio Kishida, doğum oranını artırmak adına bu yıl başlarında “ya şimdi ya hiçbir zaman” sloganıyla trilyonlarca yen değerinde bir planı hayata geçirdi. Bu bağlamda ailelere doğumdan 2 yaşına kadar olan her çocuk için 15.000 yen, 3 yaş ve üzerinde de her çocuk için 10.000 yen destek ödemesi yapılıyor.
Ancak Princeton Üniversitesi Doğu Asya Çalışmaları bölümünden James Raymo, CNN’e yaptığı açıklamada, evlilik oranları artmadığı takdirde doğum oranlarını artırmaya çalışmanın işe yaramayacağını söyledi. Raymo, “Mesele evli çiftlerin daha az çocuk sahibi olması değil. Asıl konu insanların evlenip evlenmediği” diye konuştu.
Japonya’nın Aichi vilayetinde bulunan Chukyo Üniversitesi’nde görev yapan sosyolog Shigeki Matsuda ise soruna çözüm üretilememesi halinde sonuçların ağır olabileceğini belirtti ve ekledi:
“Ülkenin genel ekonomik gücünde ve milli servette gerileme yaşanması, sosyal güvenlik faydalarının sürdürülmesinde zorluklar ve yerel topluluklarda sosyal sermayenin kaybolması, başlıca kaygılar arasında sayılabilir.”
TEK KİŞİLİK YEMEKLER, TEK KİŞİLİK APARTMAN DAİRELERİ
Peki Japonlar neden evlenmiyor?
Matsuda’ya göre, “İnsanlar evlenmek istemiyor” doğru bir ifade değil. Ulusal Nüfus ve Sosyal Güvenlik Enstitüsü’nün geçen yıl gerçekleştirdiği bir ankete göre, yüzde 80 halen evlenmek istiyor. Ancak pek çok kişi, bu yolda karşısına çıkan engellerin aşılamaz olduğuna inanıyor.
Matsuda, “Genç Japonlar, 1990’lardan bu yana iş bulma zorluğu ve sabit gelirle karşı karşıya kalıyor” dedi. Ekonomik İş Birliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) verilerine göre, 1991-2021 döneminde Japonya’da gelirler yılda ortalama yüzde 5 artarken, Fransa ve Almanya gibi diğer G7 ülkelerinde bu oran yüzde 34’ü buldu.
Matsuda, “Bu durum evlenmek için gerekli ekonomik kapasiteyi zayıflattı” dedi.
Raymo da benzer noktaların altını çizdi. Japonya’da yaşam maliyetlerinin yüksek, çalışma saatlerinin ise fazlasıyla uzun olmasının, evlenmeyi zorlaştırdığını belirten Raymo, “Eğer haftada 70 saat çalışıyorsanız o zaman kendinize uygun bir eş bulamazsınız çünkü birileriyle tanışacak zamanınız yoktur” dedi.
Raymo, ülkedeki durumun en net göstergelerinden birinin süpermarketlerde satılan tek kişilik hazır yemekler, diğerinin de tek kişinin yaşamasına uygun şekilde inşa edilmiş küçük apartman daireleri olduğunu söyledi ve ekledi: “Burası bekâr yaşamayı mümkün olduğunca kolaylaştırmak üzere tasarlanmış bir ülke.”
Kadınları evlilikten soğutan tek şey ekonomik koşullar değil. Günümüzde halen fazlasıyla ataerkil bir toplum olan Japonya’da, hükümetin erkekleri daha etkin hale getirme çabalarına karşın, evli kadınların görevinin evde kalıp aileye ve çocuklara bakmak olduğu beklentisi oldukça yaygın.
Miyagoshi, “Japonya’da kadınlar ve erkekler kanunen eşitler ama gerçekte hem kadınlarda hem de erkeklerde, kadınların çocuk doğurup onları yetiştirmesi, erkeklerin ise evin dışında çalışması gerektiği inancı çok güçlü” dedi.
CNN’in “In Japan, the young find dating so hard their parents are doing it for them” başlıklı haberinden derlenmiştir.